Bölüm 11: Mavi ve Siyah Çarpışma
Bölüm 11: Mavi ve Siyah Çarpışma
Gölgeler Akademisi’nin salonu, bir savaş alanına dönüşmüştü. Sylas Morvaen, gölge hançerini elinde tutuyordu, siyah dumanı, parmaklarının arasından sızıyordu. Karşısında, Serein Valen duruyordu—zırhı, gök büyüsünün mavi parıltısıyla çevriliydi, kılıcı, havayı yaran bir yıldırım gibiydi. Serein’in yüzü, idealist bir gülümsemeyle kaplıydı, ama gözleri, soğuk ve hesapçıydı. “Gölge Büyücüsü,” dedi, sesi yankılandı. “Aetherion adına, teslim ol. Ya da öl.”
Sylas, dişlerini sıktı. Kitap—Yasaklı Bilgelik—belinde ağırlaşıyordu, rünleri, kolundaki izle senkronize titreşiyordu. Güç, içinde akıyordu, ama dengesizdi—Thazarun’un gölgesi, hâlâ oradaydı. Lirian, yanında duruyordu, asası mavi bir kalkan gibi parlıyordu. Kael Mordane, mekanik kollarını kaldırmıştı, zırhı uğulduyordu. Nyra, sessizce köşede duruyordu, gözleri kapalı, ama varlığı, bir kalkan gibiydi.
Serein, bir adım attı, kılıcı savurdu. Mavi bir enerji dalgası, salonu yardı, taş zemini çatlattı. Sylas, yana sıçradı, gölgeler, ayaklarının altında kıvrıldı, onu hızlandırdı. Hançeri, bir ok gibi fırlattı, ama Serein, kalkanını kaldırdı, mavi ışık, gölgeyi yuttu. “Zayıfsın,” dedi Serein, sesi alaycı. “Rünün mühürlendi, değil mi? Aetherion, seni kırdı.”
Sylas, kaşlarını çattı. Mührün kırıldığını bilmiyordu. İyi. Gücü, sürpriz olacaktı. Lirian, asasını savurdu, mavi bir ok, Serein’e doğru fırladı. Şövalye, yana yuvarlandı, ama Kael, fırsat yakaladı. Mekanik kolu, bir yumruk gibi uzandı, metal, gök büyüsüyle çarpıştı. Serein, geriye sıçradı, ama zırhı, çentik aldı.
Nyra, gözlerini açtı, ve bir an için, salon dondu. Psikik bir dalga, Serein’in zihnini sardı, şövalye, başını tuttu, sendeledi. “Ne… bu?” diye hırladı, ama Sylas, bu fırsatı kaçırmadı. Gölgeler, ayaklarının altında yükseldi, onu Serein’e yaklaştırdı. Hançeri, şövalyenin zırhına sapladı, ama mavi kalkan, darbeyi savuşturdu. Kan, değil, kıvılcımlar sıçradı.
Serein, bir kahkahayla doğruldu. “Psikik mi? Insari pisliği.” Kılıcını savurdu, ve bir enerji dalgası, Nyra’ya doğru gitti. Kael, araya girdi, mekanik kolu, dalgayı emdi, ama zırhı, erimeye başladı. Ferrakin, bir hırlamayla geriye çekildi, kolundan dumanlar yükseliyordu.
Lirian, bir çığlık attı, asasından bir ışık duvarı oluşturdu, ama Serein, duvarı yardı. Şövalye, yaklaşıyordu, gözleri, zafer dolu. “Aetherion, seni istiyor, Gölge Büyücüsü. Ölü ya da diri. Yasaklı Bilgelik, bizim olacak.”
Sylas, kitabı hissetti—belinde, sıcak. Rünler, zihninde aktı: Mana hatlarını yönlendir. Gölgeleri birleştir. Thazarun’un zincirini kullan. Ama tanrının sesi, bir fısıltı gibiydi: “Evet… kullan beni.” Sylas, tereddüt etti, ama başka seçenek yoktu. Kolundaki rünü zorladı, ve gölgeler, salonun her yerinden yükseldi. Duvarlar, nabız attı, ve mana kristalleri, siyah-mavi bir ışıkla parladı.
Serein, duraksadı, kılıcını kaldırdı. “Ne… bu?” Ama gölgeler, onu sardı, mavi kalkanını sıyırdı. Şövalye, kılıcını savurdu, enerji dalgaları, gölgeleri yardı, ama Sylas, daha hızlıydı. Hançeri, Serein’in omzuna sapladı, zırhı deldi. Kan, sıçradı, ama şövalye, bir boğa gibi kükredi, Sylas’ı itti.
Lirian, asasını savurdu, mavi bir zincir, Serein’i bağladı. “Şimdi!” diye bağırdı. Kael, sendeleyerek kalktı, mekanik kolu, bir yumruk attı. Serein, geriye uçtu, duvara çarptı. Nyra, psikik dalgayı gönderdi, şövalyenin zihnini karıştırdı.
Sylas, nefes nefese yaklaştı, hançeri boğazına dayadı. “Neden buradasın? Aetherion, ne istiyor?”
Serein, kanlı bir gülümsemeyle baktı. “Dünyayı kurtarmak… Yıkım Çağı’ndan. Ama sen… sen bir araçsın. Yozlaşmış bir araç.” Gözleri, bir an için yumuşadı, ama sonra, sertleşti. “Aetherion, her şeyi bilir. Ve sen, Gölge Büyücüsü, onların planını bozuyorsun.”
Sylas, kaşlarını çattı. Yıkım Çağı. Bu kelimeler, kitaptan geliyordu—mana hatlarının çöküşü, Thazarun’un uyanışı. Ama Aetherion, bunu mu kullanıyordu? “Yalan söylüyorsun,” dedi, hançeri bastırdı.
Ama Serein, bir kahkahayla doğruldu. “Yalan mı? Bak kendine. Thazarun’un gücü, sende. Sen, yozlaşmışsın.” Bir an için, şövalyenin zırhı parladı, ve bir enerji patlaması, Sylas’ı geriye itti. Serein, ayağa kalktı, kılıcını kaldırdı. “Bu, bitmedi.”
Lirian, asasını savurdu, ama Serein, bir portal açtı—gök büyüsüyle, mavi bir kapı. “Başka zaman,” dedi, ve kayboldu.
Salon, sessizleşti. Sylas, nefes nefese diz çöktü, hançeri dağıldı. Lirian, yanına geldi, elini tuttu. “O… gitti.”
Kael, sendeleyerek yaklaştı. “Ama dönecek. Aetherion, artık bizi biliyor.”
Nyra, gözlerini açtı, ve bir vizyon, Sylas’ın zihnine aktı: Gök kuleleri, yıkılıyor, ama karanlık bir gölge, her şeyi yutuyor.
Sylas, ayağa kalktı, kitabı sıktı. “O zaman, hazırlanmalıyız. Değişim, başladı.”
Yorumlar
(0)Bölüm Nasıldı?
Yorum yapmak için lütfen giriş yapın.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!