Bölüm 14: Spire’a Doğru

5 dakika okuma
955 kelime
Ücretsiz Bölüm

Bölüm 14: Spire’a Doğru

Ley Çatlağı Vadisi’nin gizli kampı, savaşın yankılarıyla sessizleşmişti. Sylas Morvaen, gölge hançerini elinde tutuyordu, siyah duman, parmaklarının arasından sızıyordu, ama güç, artık daha kontrollüydü. Yasaklı Bilgelik’in kitabı, belinde ağır bir yük gibiydi, rünleri, kolundaki izle senkronize nabız atıyordu. Vadi, Aetherion askerlerinin cesetleriyle doluydu, mavi zırhları, kaotik mananın mor parıltısında soluk görünüyordu. Serein Valen kaçmıştı, ama Sylas, onun geri döneceğini biliyordu. Ve arkasında, Archon Elyria’nın gölgesi vardı.

Lirian, Sylas’ın yanında duruyordu, asasından sızan mavi ışık, yorgun yüzünü aydınlatıyordu. “Aetherion Spire’a mı gideceğiz?” diye sordu, sesi hem kararlı hem endişeli. “Elyria… o, Serein’den daha güçlü. Akademi’de, onun bir tanrı gibi olduğunu söylüyorlardı.”

Kael Mordane, hasarlı mekanik kolunu onarırken, “Tanrı değil,” dedi, sesi metalik bir hırlama gibi. “Sadece hırslı. Elyria, mana hatlarını emiyor, dünyayı kurutuyor. Ama sen, Gölge Büyücüsü, onun dengesini bozabilirsin.” Zırhındaki Umbrael rünleri, zayıfça parlıyordu, Thazarun’un etkisinden arınmış, ama hâlâ kırılgan.

Nyra, Insari kâhini, sessizce yaklaştı, gözleri kapalıydı. Elini kaldırdı, ve bir vizyon, Sylas’ın zihnine aktı: Aetherion Spire, gökyüzüne uzanan bir kule, mavi parıltıyla çevrili, ama içinde, karanlık bir ritüel. Elyria, bir sunakta, mana hatlarını çekiyor, Thazarun’un gücünü uyandırıyordu. Vizyon, bir uyarıyla bitti: Sylas, ya kuleyi yıkacaktı, ya da Thazarun’un vessel’i olacaktı.

Sylas, başını tuttu, görüntü dağıldı. “Elyria, Thazarun’u kullanıyor,” dedi, sesi soğuk. “Ama tanrı, onu da kullanıyor. Hepimizi.” Kitabı hissetti, rünler, zihninde aktı: Mana hatlarını dengele. Gölge ve gök, birleşmeli. Ama Thazarun’un fısıltısı, bir gölge gibiydi: “Beni serbest bırak.”

Lirian, asasını sıktı. “O zaman, ne yapacağız? Spire’a saldırmak… bir ordu gerekir.”

Kael, bir Ferrakin savaşçısına işaret etti, ve adam, bir harita getirdi—eski, deri üzerine kazınmış, mana hatlarının izlerini gösteriyordu. “Kamplar, birleşiyor,” dedi Kael. “Ferrakinler, Insari’ler, Umbrael kalıntıları. Ama sayı, yetmez. Spire, savunmalı. Elyria, hazırlıklı.”

Sylas, haritaya baktı. Ley Çatlağı Vadisi’nden Spire’a uzanan bir yol vardı, ama tuzaklarla doluydu—Aetherion devriyeleri, mana kapanları. “O zaman, gizlice gideriz,” dedi, sesi kararlı. “Kitap, mana hatlarını gösteriyor. Onları kullanırız.”

Nyra, elini uzattı, bir vizyon daha gönderdi: Mana hatları, vadiden Spire’a akıyordu, ama bir noktada, bir düğüm vardı—güçlü, ama kararsız. Sylas, düğümü hissetti; kitap, onu çağırıyordu. “Bu düğüm… oraya gidersek, Elyria’yı zayıflatabiliriz.”

Lirian, kaşlarını çattı. “Ama Thazarun? O, seni izliyor.”

Sylas, kolundaki rüne dokundu, hafifçe parlıyordu. “Biliyorum. Ama o, zincirde. Şimdilik.” Gölgeler, elinde dans etti, bir hançer şekillendi. “Hazırlanın. Gidiyoruz.”

Kamp, hareketlendi. Ferrakinler, mekanik silahlarını yükledi; Insari’ler, psikik kalkanlar ördü; Umbrael kalıntıları, gölgelerle birleşti. Sylas, Lirian, Kael ve Nyra, küçük bir grupla yola çıktı. Vadi, kaotik manayla titreşiyordu, kayalar havada asılıydı. Mana hatları, Sylas’ın zihninde bir harita gibiydi—kitabın rehberliğiyle, yollarını buldular.

Yolda, bir tuzakla karşılaştılar: Aetherion mana kapanı, mavi bir ağ gibi parlıyordu. Sylas, gölgeleri çağırdı, kapanı yardı, ama bir patlama, onları sarsladı. Lirian, mavi kalkanla grubu korudu, ama bir Insari savaşçısı, toza dönüştü. Sylas, dişlerini sıktı. “Devam edin.”

Düğüme ulaştıklarında, bir açıklıkta durdular. Mana hatları, burada birleşiyordu, bir göl gibi parlıyordu—mor ve mavi karışımı. Ama gölgeler, yoğundu. Thazarun’un sesi, bir kez daha yükseldi: “Evet… burası benim.” Sylas, fısıltıyı bastırdı, kitabı açtı. Rünler, mana hatlarını yönlendirdi, düğümü zayıflattı.

Ama o an, gökyüzü, mavi bir parıltıyla kaplandı. Serein Valen, bir portalın içinden çıktı, yanında bir düzine Aetherion askeri. “Gölge Büyücüsü,” diye bağırdı, kılıcı parlıyordu. “Elyria, seni bekliyor.”

Sylas, hançerini kaldırdı, gölgeler, etrafında fırtına gibi yükseldi. Lirian, asasını savurdu, mavi zincirler çağırdı. Kael, mekanik yumruğunu hazırladı. Nyra, psikik dalga gönderdi.

Savaş, düğümün etrafında patladı. Sylas, Serein’le çarpıştı, gölgeler, mavi kılıcı yardı. Ama şövalye, hızlıydı. “Elyria, her şeyi biliyor,” diye hırladı Serein. “Sen, sadece bir piyon.”

Sylas, kitabı hissetti, gücü çağırdı. Gölgeler, düğümü sardı, mana hatlarını titretti. Ama Thazarun’un sesi, yükseldi: “Beni serbest bırak.” Sylas, reddetti, ama güç, kontrolden çıkıyordu. Düğüm, patladı, ve vadi, bir ışıkla sarsıldı.

Serein, portal açtı, kaçtı. Askerler, dağıldı. Sylas, nefes nefese durdu, gölgeler, elinde soldu. Lirian, yanına koştu. “Başardık mı?”

Kael, haritaya baktı. “Evet. Düğüm, kırıldı. Spire, zayıfladı. Ama Elyria, şimdi öfkeli.”

Nyra, bir vizyon gönderdi: Aetherion Spire, çatlıyor, ama Elyria, bir ritüelle Thazarun’u çağırıyordu.

Sylas, kitabı sıktı. “O zaman, kuleye. Bu, bitmeli.”

Grup, yola devam etti, gölgeler ve mavi ışık, onları sardı. Ufukta, Spire parlıyordu—bir fırtınanın eşiği.

Yorumlar

(0)

Bölüm Nasıldı?

0 yanıt
Beğenim
0
Sinir Bozucu
0
Mükemmel
0
Şaşırtıcı
0
Sakin Olmalıyım
0
Bölüm Bitti
0

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!