Bölüm 2 Akashik Kayıt
—————————————————-
E-Kitaplar
[Çevirmen: Kül]
[Prova Okuyucu: Kül]
https://dc.gg/ekitaplar
—————————————————-
Bölüm 2: Akashik Kayıt
[Senkronizasyon tamamlandı]
[Tanrı Kanı uyandırılıyor…]
[Tanrı Kanı uyandırıldı]
[Kullanıcı kaydediliyor…]
[Kullanıcı, Neo Hargraves, Akashik Kayıt’a kaydedildi]
Neo, gözlerinin önünde beliren satırları görünce gözleri fal taşı gibi açıldı.
Onlara dokunmaya çalıştı, ama eli hiçbir şeye dokunmadan içinden geçti.
Oyun ekranını izleyen Neo, titrek dudaklarla konuştu
“S-statü.”
Gözlerinin önünde bir ekran belirdi.
[Neo Hargraves]
[Kademe: Ölümlü]
[Eğilim: Ölüm, Gölge, Karanlık, Boşluk]
[Kan bağı: Ölümün hükümdarı]
[Eşsiz yetenek: Ölüm]
[Görev: Yok]
Durum ekranı, “Zeus’un Oğlu: Yıldırım Hırsızı” romanındaki ile aynıydı.
Neo, romanın dünyasının içinde olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.
Son iki gündür internete neden giremediğini sonunda anladı.
“Zeus’un Oğlu: Yıldırım Hırsızı” dünyasında, yalnızca Tanrı Kanını uyandıran yarı tanrılar, Akashik Kayıt olarak da bilinen interneti kullanabilirdi.
Akıllı telefonunu açtı ve Akashik Kayıt (İnternet) uygulamasını indirdi.
Cihazını alıcı olarak kullanarak Akashik Kayıt’ta gezindi.
Bir saat süren araştırmanın ardından, benzer bir dünyada değil direk olarak ‘Zeus’un Oğlu’ dünyasında olduğunu anladı.
“Vay canına, lanet olsun.”
Alnını ovuşturdu.
“Her neyse, bu ‘Ölümün hükümdarı’ da ne?”
Aslında ne olduğunu biliyordu.
Ve sorun da buydu.
Ölümün hükümdarı, üç büyük tanrıdan biri olan Hades’in soyunun adıydı.
Üç Büyük Tanrı Zeus, Hades ve Poseidon arasında, romanda sadece Hades’in çocuğu yoktu.
“Neo Hargraves kim? Neden romanda geçmiyor?”
“Akademinin kabul mektubu bende var, o yüzden akademiye gitmiş olmalı. Ama onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.”
Şu anda herhangi bir cevap bulamayan Neo dikkatini Eşsiz Beceriye verdi.
“Büyük bir tanrının kanını taşıdığım için, bu yetenek oldukça güçlü olmalı.”
Gülümsemeyle yeteneğin açıklamasını kontrol etti.
[Eşsiz Yetenek: Ölüm]
[Yetenek Etkisi: Sen ölürsün]
“Ne…?”
“Rakibin ölür değil, sen ölür müsün?”
“Bu yeteneği kullanırsam ölecek miyim?”
Yüzü buruştu.
Sonunda Neo Hargraves’in veya Hades’in diğer çocuklarının neden romanda görünmediğini anladı.
Hepsi Benzersiz Beceriyi kullandıktan sonra ölmüştü!
Bu dünyada, daha güçlü olmak ve seviye atlamak için benzersiz becerilerini geliştirmek gerekiyordu.
Benzersiz beceriyi yeterli seviyeye geliştirdikten sonra, daha fazla benzersiz beceri uyandırabilirdin.
“Tek umudum bu mu?”
Neo’nun gözleri “Görev” kısmına düştü.
Görev bölümü, romandaki hiç kimsenin durum ekranında yoktu.
Muhtemelen Neo’ya özgü bir avantajdı.
Ancak şu anda görev yoktu.
Bir görevin ona yardımcı olacağı da garanti değildi.
Eğer yardımcı olacaksa da görevin ne zaman geleceğini bilmiyordu.
Neo sorunu kendi başına çözmek zorundaydı.
“Güçlenmekten vazgeçebilirim, ama bunu yapmayacağım.”
“Hades’in kanını taşıyan biri olarak, en güçlü olmak için potansiyelim var. Burada vazgeçmek aptallık olur.”
“Yine sıradan bir hayat yaşamak istemiyorum.”
Arkadaşlarının aksine, Neo çok zeki veya atletik değildi.
Hızlı düşünürdü, ama bu da onun ortalama olduğunu söylemenin başka bir yoluydu.
Ortalama.
Kimse sıradan olmak istemezdi.
Neo da öyleydi.
“Daha güçlü olmak için benzersiz yeteneğimi geliştirmeliyim.”
“Ama ölmek istemiyorum.”
Sorunun cevabı basitti.
Diriliş.
Öldükten sonra kendini diriltmek zorundaydı.
“Diriliş hiç de kolay değil.”
Bir eliyle ensesini ovuşturdu ve iç geçirdi.
“Erkek, erkeklik görevini yapmalı.”
Sırt çantasına yiyecekleri koydu ve dairede saklı bulduğu toplam 10.000 dolar parayı aldı.
Sadece onun gibi bir okuyucunun kullanabileceği yöntemler vardı.
Daireden çıkıp en yakın markete taksiyle gitti.
“Malzemeler… Önce otları almalıyım.”
“Lunaflame, Starshade, Emberthorn.”
Kulağa fantastik gelse de, bu dünyada yaygın olarak kullanılan otlardı.
Kaotik pazarda yolunu bulup ot dükkânına girdi.
Sakallı, iri kollu ve alt yarısı keçi olan resepsiyonist ona döndü.
“Hoş geldiniz, ne arzu etmiştiniz?”
“Lunaflame, Starshade, Emberthorn lazım.”
“Var. Bir dakika bekleyin lütfen.”
—————————————————-
E-Kitaplar
[Çevirmen: Kül]
[Prova Okuyucu: Kül]
https://dc.gg/ekitaplar
—————————————————-
Neo, resepsiyonist ve dükkan sahibi olan adama hafif bir ilgiyle baktı.
Bu dünyada herkesin, tanrılar çağında yaşamış atalarından gelen bir soyu vardı.
Nadiren de olsa, bazılarının ebeveynleri bu soyun kaynağıydı. Ebeveynleri tanrılar veya efsanevi canavarlar olabilirdi.
Neo, Hades’in oğlu olup olmadığını veya Hades’in çocukları olabilecek atalarından bu soyu miras alıp almadığını bilmiyordu.
“Otlar burada. Üçü toplam 5.000 dolar.”
Dükkan sahibi geri döndü.
Neo fiyatı duyunca keskin bir nefes aldı.
Bu parayla oyun sistemini yükseltebilirdi!
Acı verse de otları aldı.
Alışverişini tamamladıktan sonra bir içki dükkanına gitti.
Dükkanın kapısındaki güvenlik görevlisi onu durdurdu.
“Giremezsiniz. Reşit olmayanlar giremez.”
“Ben Yarı Tanrılar (DemiGod) Akademisi öğrencisiyim.”
Akademinin kabul mektubu ile birlikte aldığı kimliğini gösterdi.
Güvenlik görevlisinin yüzü şaşkınlıktan şoka, oradan da hayranlığa dönüştü.
Yumruğunu göğsüne koyarak selam verdi.
“Efendim! Size kaba davrandığım için özür dilerim!”
“Önemli değil.” Neo kayıtsızca konuştu. ”Peki, dükkana girebilir miyim?”
“Evet, efendim! Akademi’nin bir öğrencisini dükkanımızda ağırlamaktan onur duyarız!”
Yarı Tanrı Akademisi, kıtadaki en büyük akademiydi.
Sadece yarı tanrılar arasındaki dahiler bu akademiye girebilirdi.
Akademinin öğrencileri, gittikleri her yerde ünlüler gibi muamele görürdü.
Likör dükkânına giren Neo, hemen bir çalışan tarafından karşılandı.
“Ne alırsınız efendim?”
“Bahram likörü.” Biraz düşündü. ”En ucuz olanı.”
Çalışan onu VIP odasına götürdü ve likörü getirirken beklemesini söyledi.
Odaya girdi.
Birkaç dakika sonra, altın gözlü ve yıldız şeklinde göz bebekleri olan bir adam içeri girdi.
“İstediğiniz Bahram likörü efendim.”
“Ne kadar?”
Şişeleri aldı.
Biri istediği Braham likörüydü, diğeri ise yüksek kaliteli bir likör gibi görünüyordu.
“Bu ücretsiz ve bu da Gargoyle likörü, dükkanımızın spesiyalitesi. Hediye. Para ödemenize gerek yok.”
“…”
“Akademi öğrencisinin dükkanımızı ziyaret etmesi bizim için bir onurdur. Sizden para istemek düşünülemez.”
Neo’nun ikna olmamış ifadesini gören adam, avuçlarını ovuşturarak ekledi
“Ödeme yapmanıza gerek yok. Ama likörümüzü beğenirseniz, akademideki arkadaşlarınıza dükkanımızdan bahsedin.”
Neo, Yarı Tanrı Akademisi’nin etkisini hafife almıştı.
Oraya sadece dahi yarı tanrılar gidiyordu, ama çoğu zengin ve nüfuzlu bağlantıları vardı.
Herkes onların gözüne girmeye çalışıyordu.
Elindeki bedava içkiyi fark edince, ot dükkanını hatırladı.
Orada da kimliğini açıklamalıydı.
“Teşekkürler. Arkadaşlarıma dükkanınızdan bahsedeceğim.”
“Rica ederiz.”
Dükkandan memnun bir şekilde çıktı.
“Otları ve içkiyi aldım.”
“Şimdi diriltme ritüeli için geriye kalan tek şey…”
“Canlı bir kurban ve kutsal su.”
Kendini diriltmeye çalıştığı için, kurban kendisine benzer biri olmalıydı.
—————————————————-
E-Kitaplar
[Çevirmen: Kül]
[Prova Okuyucu: Kül]
https://dc.gg/ekitaplar
—————————————————-
Yorumlar
(0)Bölüm Nasıldı?
Yorum yapmak için lütfen giriş yapın.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!