Bölüm 21

Bölüm 21: On Birinci Cinayet – Felsefe
Sarah Mitchell, sabahın erken saatlerinde uyandığında, telefonunun çaldığını fark etti. Arayan yine Komiser Rodriguez’di. Geçen gece Alexander Blackwood ile yaptığı telefon konuşması, onu derinden sarsmıştı. Artık gerçekten hedef olduğunu biliyordu.
“Sarah, on birinci cinayet var. Harvard Üniversitesi’nde bir felsefe profesörü öldürülmüş.”
Sarah hemen hazırlandı ve Harvard kampüsüne gitti. Bu sefer, Profesör Michael O’Connor’un ofisinde, önceki cinayetlerden çok farklı bir manzara ile karşılaştı. Alexander Blackwood’un tehdidi, onun zihninde hala taze idi.
Profesör O’Connor’un vücudu, masasının üzerinde yatıyordu, ancak bu sefer etrafında felsefi semboller vardı. Duvarlarda, masada, hatta profesörün vücudunun üzerinde bile karmaşık felsefi formüller, mantık sembolleri ve etik teoriler yazılmıştı. Her sembol, Alexander Blackwood’un zihninin derinliğini gösteriyordu.
“Bu felsefi semboller ne anlama geliyor?” dedi Rodriguez, Sarah’nın yanına yaklaşarak.
Sarah dikkatle inceledi. “Bu… bu felsefi formüller. Ama bu formüller, normal felsefi formüller değil. Bunlar şifrelenmiş.”
Ajan Davis masanın üzerindeki kağıdı buldu. “Burada da bir not var.”
Kağıdı okudu: “On birinci hamle. Felsefenin kodunda gerçek gizli. Sarah, artık oyunun sonuna yaklaşıyoruz.”
Sarah notu inceledi. “Aynı yazı. Aynı katil. Ama bu sefer bana özel bir mesaj var.”
Dr. Park vücudu inceledi. “Ölüm zamanı yaklaşık on altı saat önce. Aynı yöntem. Ama bu sefer daha dikkatli bir iş.”
Sarah ofisi dolaştı. “Bu katil, her cinayetinde farklı bir tema kullanıyor. İlk cinayet matematik formülleri, ikinci cinayet geometri, üçüncü cinayet Fibonacci dizisi, dördüncü cinayet şifreleme, beşinci cinayet müzik, altıncı cinayet labirent, yedinci cinayet DNA şifresi, sekizinci cinayet astronomi, dokuzuncu cinayet kimya, onuncu cinayet satranç, on birinci cinayet felsefe. Her tema, onun zihninin farklı bir yönünü gösteriyor.”
Rodriguez başını salladı. “Ama neden felsefe? Bu bir felsefe profesörü.”
Sarah düşündü. “Felsefe, matematikle yakından ilgili. Mantık, etik, epistemoloji, hepsi matematiksel düşünceye dayanır. Belki de katil, bu bağlantıyı vurgulamak istiyor. Ama daha da önemlisi, felsefe, varoluşun anlamını sorgular. Belki de Alexander Blackwood, kendi varoluşunun anlamını sorguluyor.”
O anda, Sarah’nın dikkatini çeken bir şey oldu. Duvardaki felsefi formüllerin arasında, küçük bir sembol vardı. Bir yin-yang sembolü.
“Bu yin-yang sembolü ne anlama geliyor?” dedi Sarah.
Rodriguez yaklaştı. “Yin-yang sembolü mü? Nerede?”
Sarah parmağıyla gösterdi. “Burada. Felsefi formüllerin arasında gizlenmiş.”
Ajan Davis fotoğraf çekti. “Bu yin-yang sembolü, belki de bir mesaj taşıyor.”
Sarah düşündü. “Yin-yang sembolü… yin-yang sembolü… belki de bir denge. Ya da belki de… bir çelişki.”
“Çelişki mi?”
“Evet. Belki de bu yin-yang sembolü, bir çelişkiyi temsil ediyor. Belki de Alexander Blackwood’un içindeki çelişkiyi.”
Rodriguez hızlıca not aldı. “Alexander Blackwood’un içindeki çelişki mi?”
Sarah düşündü. “Evet. Alexander Blackwood’un içindeki çelişki. Onun iyi ve kötü yanları arasındaki çelişki.”
Dr. Chen yaklaştı. “Bu çok ilginç bir gözlem, Sarah. Yin-yang sembolü, gerçekten de çelişkiyi temsil eder. Belki de Alexander Blackwood, kendi içindeki çelişkiyi fark ediyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, kendi içindeki çelişkiyi mi fark ediyor?”
“Evet. Ve bu, onun neden bu kadar karmaşık olduğunu açıklayabilir.”
Sarah düşündü. “Ama nasıl? İç çelişki nasıl karmaşık yapar?”
Dr. Chen düşündü. “Belki de Alexander Blackwood, kendi içindeki iyi ve kötü yanları arasında savaş veriyor. Belki de o, gerçekten de iyi bir insan olmak istiyor, ama geçmişi onu kötü yapıyor.”
Sarah şaşırdı. “İyi bir insan mı? Alexander Blackwood mu?”
“Evet. Belki de Alexander Blackwood, gerçekten de iyi bir insan olmak istiyor. Ama çocukluğundaki travma, onu kötü yapıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, kendi içindeki iyi ve kötü yanları arasında mı savaş veriyor?”
“Evet. Ve bu savaş, onu çok karmaşık yapıyor.”
Sarah masanın üzerindeki dosyalara baktı. On bir cinayet, on bir farklı matematiksel tema, on bir farklı ipucu. Ama ortak bir bağlantı vardı: Alexander Blackwood’un iç çelişkisi.
O günün akşamında, Sarah FBI ofisinde otururken, felsefi formülleri tekrar inceledi. Bu formüllerin bir anlamı olmalıydı. Alexander Blackwood’un tehdidi, onun zihninde hala taze idi.
Dr. Chen Sarah’nın yanına oturdu. “Sarah, felsefi formülleri inceledim. Bu formüller, normal felsefi formüller değil.”
“Ne demek istiyorsun?”
“Bu formüller, şifrelenmiş felsefi formüller. Her sembol, başka bir sembolle değiştirilmiş.”
Sarah gözlerini açtı. “Şifrelenmiş mi? Nasıl çözebiliriz?”
“Eğer bu formülleri analiz edersek… bunlar belirli bir pattern gösteriyor.”
Sarah düşündü. “Hangi pattern?”
“Eğer bu formülleri çözersek… bunlar bir mesaj yazıyor.”
Sarah şaşırdı. “Mesaj mı? Ne mesajı?”
“Bu mesaj… bu mesaj Alexander Blackwood’un iç dünyasıyla ilgili.”
Sarah’nın kalbi hızlandı. “İç dünyasıyla mı? Ne söylüyor?”
“Bu mesaj… bu mesaj Alexander Blackwood’un gerçek motivasyonunu gösteriyor.”
Sarah şaşırdı. “Gerçek motivasyonunu mu?”
“Evet. Ve bu motivasyon… bu motivasyon beklenmedik.”
Sarah düşündü. “Ne demek istiyorsun?”
“Bu motivasyon… bu motivasyon intikam değil. Bu motivasyon, kabul edilme arzusu.”
Sarah’nın yüzü değişti. “Kabul edilme arzusu mu? Ne demek istiyorsun?”
“Alexander Blackwood, gerçekten de kabul edilmek istiyor. Ama toplum, onu kabul etmiyor. Ve bu reddedilme, onu seri katil yapıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, kabul edilmek mi istiyor?”
“Evet. Ve bu arzu, onun tüm davranışlarını açıklıyor.”
Sarah düşündü. “Ama nasıl? Kabul edilme arzusu nasıl seri katil yapar?”
Dr. Chen düşündü. “Belki de Alexander Blackwood, çocukluğunda hiç kabul edilmemiş. Ailesi, onu hiç sevmemiş. Ve bu reddedilme, onu seri katil yapmış.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, çocukluğunda hiç kabul edilmemiş mi?”
“Evet. Ve bu reddedilme, onu seri katil yapmış.”
Sarah’nın gözleri yaşlarla doldu. “Bu çok korkunç.”
“Ama felsefi formüller bunu gösteriyor. Alexander Blackwood, gerçekten de kabul edilmek istiyor.”
Sarah düşündü. “Ama neden? Neden kabul edilmek istesin?”
Dr. Chen düşündü. “Belki de Alexander Blackwood, gerçekten de iyi bir insan olmak istiyor. Ama geçmişi, onu kötü yapıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, iyi bir insan mı olmak istiyor?”
“Evet. Ve bu, onun içindeki çelişkiyi açıklıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, kendi içindeki iyi ve kötü yanları arasında mı savaş veriyor?”
“Evet. Ve bu savaş, onu çok karmaşık yapıyor.”
Telefon kapanırken, Sarah masanın üzerindeki dosyalara baktı. Alexander Blackwood’un fotoğrafı, masanın üzerinde duruyordu. Bu adam gerçekten kabul edilmek mi istiyordu?
O gece, Sarah otel odasında otururken, Alexander Blackwood’un dosyasını tekrar inceledi. Bu adam, gerçekten kabul edilmek mi istiyordu?
Telefonu çaldı. Arayan Ajan Davis’di.
“Sarah, felsefi formüllerin analizini tamamladım. Bu formüller, gerçekten şifrelenmiş.”
“Nasıl anlıyorsun?”
“Bu felsefi formüllerde, normal olmayan pattern’ler var. Bu pattern’ler, doğal değil. Birisi tarafından yapılmış.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, kabul edilmek mi istiyor?”
“Evet. Ve bu arzu, onun tüm davranışlarını açıklıyor.”
Sarah düşündü. “Ama nasıl? Kabul edilme arzusu nasıl seri katil yapar?”
Ajan Davis düşündü. “Belki de Alexander Blackwood, çocukluğunda hiç kabul edilmemiş. Ailesi, onu hiç sevmemiş. Ve bu reddedilme, onu seri katil yapmış.”
Sarah şaşırdı. “Reddedilme mi?”
“Evet. Çocukluk reddedilmesi. Alexander Blackwood, çocukluğunda hiç kabul edilmemiş.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, çocukluğunda hiç kabul edilmemiş mi?”
“Evet. Ve bu reddedilme, onu seri katil yapmış.”
Sarah’nın yüzü değişti. “Bu çok korkunç.”
“Evet. Ve bu, Alexander Blackwood’un neden bu kadar karmaşık olduğunu açıklıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, sadece bir seri katil değil. O bir reddedilme kurbanı.”
“Evet. Ama bu, onun suçlarını mazur göstermez.”
Telefon kapanırken, Sarah masanın üzerindeki dosyalara baktı. Alexander Blackwood’un fotoğrafı, masanın üzerinde duruyordu. Bu adam gerçekten kabul edilmek mi istiyordu?
O gece, Sarah otel odasında otururken, Alexander Blackwood’un çocukluk fotoğrafına baktı. Küçük bir çocuk, masum görünüyordu. Ama bu çocuk, gerçekten hiç kabul edilmemiş miydi?
O anda, Sarah’nın içinde bir acıma duygusu uyandı. Alexander Blackwood, gerçekten hiç kabul edilmemiş miydi? Ama bu, onun suçlarını mazur göstermezdi.
O gece, Boston’un başka bir yerinde, Alexander Blackwood, on ikinci cinayetini planlıyordu. Masasının üzerinde, felsefi formüllerin çözümü duruyordu.
“Çok güzel oynuyorsun, Sarah,” dedi kendi kendine. “Ama henüz oyunun derinliğini anlamıyorsun. Kabul edilmek istiyorum, Sarah. Senin tarafından kabul edilmek istiyorum.”
—