Bölüm 38

Bölüm 38

“Lanet olsun! Justin, deli misin sen?!”

Ryan şok olmuştu.

Bella’nın yüzü soldu. Zaten ince olan kolları yanlarına sarkmış, pürüzsüz alnı soğuk terle kaplanmıştı.

Ryan, Bella’yı bu halde görmekten üzüntü duyarken, Justin acımasızdı.

Justin yumruğunu sıktı ve şoktan geriye sendeledi, ağzı hafifçe açık kalmıştı.

“Bayan Brown, kolunuz çıktı! Hemen sizi hastaneye götüreceğim!”

Ryan endişeliydi ve Bella’ya yardım etmek için yanına gitmek istedi, ama Bella onu soğuk bir şekilde itti. “Gerek yok… Kendim hallederim.”

“Nasıl halledeceksin? Kolun çıkmış!”

“Seni ilgilendirmez!”

Bella öfkeliydi. Onlara dokunmalarını istemediği için tüm gücüyle onlara baktı.

Ryan şaşkına dönmüştü. Aceleci davranmaya cesaret edemedi.

Justin, öfkeyle titreyen eski karısına baktı ve aniden onu hiç tanımadığını fark etti.

Justin, son üç yıldır sadece onun gülümsemesini ve nazik davranışlarını görmüştü. O her zaman onu memnun etmeye çalışıyordu. O zamanlar Justin, görücü usulü evlilikten memnun değildi, bu yüzden ona ne kadar gülümserse

o kadar sinirleniyordu. Daha sonra ondan sadece tiksinti duymaya başladı.

Şimdi ayrıldıkları için, o parlak gülümseme hayatından kaybolmuş ve yerini düşmanlığa bırakmıştı. Ama neden onu böyle daha ilginç buluyordu?

“Justin, bu kadar kibirli olma.”

Bella derin bir nefes aldı. Gözleri kızarmıştı. “Buraya çalışmaya geldim, seni küçük düşürmeyi ya da tokatlamayı hiç düşünmedim. Sadece beni terk ettikten sonra hayatıma yeniden başlamak istiyorum. Sen üç yıllık evliliğimizi tereddüt etmeden bitirebilirsin, o yüzden neden yeni bir hayata başlamamı engellediğini anlamıyorum. Hâlâ bana takıntılı mısın? Sanmıyorum… Sadece benim iyi bir hayat sürmemi istemiyorsun.”

Justin’in göz bebekleri küçüldü ve sanki çakıl taşı yutmuş gibi hissetti. Konuşamadı.

Bella alaycı bir gülümsemeyle kalbinin parçalandığını hissetti. “Beni depresif ve kalbi kırık bir halde görmek mi istiyorsun? Sana karşı bir daha asla öyle hissetmeyeceğim, Justin. Son üç yıldır her gün depresif ve kalbi kırık bir haldeydim. Seninle birlikteyken yeterince acı çektim, bu yüzden senden ayrılmak benim için tam bir kurtuluş olacak. Büyükbabamın doğum gününe kadar bir daha bana yaklaşma, seni bir daha görmek istemiyorum.”

Bella arkasını döndü. Kalbindeki acı kolundaki acıyı o kadar aşmıştı ki, uyuşmuş gibi hissediyordu.

Aslında, bu çıkık onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Kolunu onların önünde kolayca yerine oturtabilirdi.

Ancak, Justin’in ona verdiği acıyı hissetmek istiyordu.

Aniden, Bella yerden kaldırılırken kalçalarında bir sıcaklık hissetti.

Justin arkadan gelip onu gelin gibi kucağına aldı.

“Bırak beni!” Bella, Justin’in kollarında debelenirken yanakları kızardı.

Ne kadar debelenirse, Justin onu o kadar sıkı tuttu. Justin, geniş göğsüne yapışmış Bella’nın direnmesine izin vermedi.

Bella, yumuşak vücudu göğsüne bastırıldığında kalbinin çarpışını hissedebiliyordu. Ayrıca, kıyafetlerinde sevdiği hafif odunsu kokuyu da alabiliyordu.

Bella nedense ağlamak istedi. Birçok gece, yatağına onun parfümünü sıkıp, kokusuna kapılarak uykuya dalmıştı.

Eskiden böyle mutluydu, ama şu anda bunu düşününce sadece üzüntü duyuyordu.

“Seni hastaneye götüreceğim. Çıkık için tedaviyi geciktirmemelisin.”

Justin’in yüzü ifadesizdi, ama gözleri kararmıştı.

“Bırak beni! Evliyken bile beni umursamadın. Boşandıktan sonra bana dokunmaya hakkın yok!” Bella utanç ve öfkeyle doldu. Sesi kısıldı. Ancak Justin onu duymazdan geldi. Yürürken keskin çenesi gerildi.