Bölüm 68
Bölüm 68: Yirmi Üçüncü Cinayet – Olasılık
Sarah Mitchell, on ikinci yüzleşmeden sonra, Alexander Blackwood’un söylediklerini düşünüyordu. Gerçek yetenekleri, matematiksel dehası, FBI’ın onu kandırması… Tüm bu bilgiler, onun zihninde sürekli dönüyordu. On ikinci yüzleşmede öğrendiği gerçekler, onun dünyasını altüst etmişti.
Sabahın erken saatlerinde, Sarah’nın telefonu çaldı. Arayan yine Komiser Rodriguez’di.
“Sarah, yirmi üçüncü cinayet var. Harvard’da bir olasılık teorisi profesörü öldürülmüş.”
Sarah hemen hazırlandı ve Harvard kampüsüne gitti. Bu sefer, Profesör David Wilson’un ofisinde, önceki cinayetlerden çok farklı bir manzara ile karşılaştı. Alexander Blackwood’un söyledikleri, onun zihninde hala taze idi.
Profesör Wilson’un vücudu, masasının üzerinde yatıyordu, ancak bu sefer etrafında olasılık araştırmaları vardı. Duvarlarda, masada, hatta profesörün vücudunun üzerinde bile karmaşık olasılık formülleri, istatistiksel hesaplamalar ve teorik analizler yazılmıştı. Her hesaplama, Alexander Blackwood’un olasılık sistemini analiz etmeye çalışıyor gibiydi.
“Bu olasılık hesaplamaları ne anlama geliyor?” dedi Rodriguez, Sarah’nın yanına yaklaşarak.
Sarah dikkatle inceledi. “Bu… bu olasılık hesaplamaları. Ama bu hesaplamalar, normal olasılık hesaplamaları değil. Bunlar şifrelenmiş.”
Ajan Davis masanın üzerindeki kağıdı buldu. “Burada da bir not var.”
Kağıdı okudu: “Yirmi üçüncü hamle. Olasılık sistemin kodunda gerçek gizli. Sarah, artık olasılık sistemin nasıl çalıştığını anlamaya başlıyorsun.”
Sarah notu inceledi. “Aynı yazı. Aynı katil. Ama bu sefer bana özel bir mesaj var. Olasılık sistemin nasıl çalıştığını anlamaya başlıyorum mu?”
Dr. Park vücudu inceledi. “Ölüm zamanı yaklaşık on sekiz saat önce. Aynı yöntem. Ama bu sefer daha dikkatli bir iş.”
Sarah ofisi dolaştı. “Bu katil, her cinayetinde farklı bir tema kullanıyor. İlk cinayet matematik formülleri, ikinci cinayet geometri, üçüncü cinayet Fibonacci dizisi, dördüncü cinayet şifreleme, beşinci cinayet müzik, altıncı cinayet labirent, yedinci cinayet DNA şifresi, sekizinci cinayet astronomi, dokuzuncu cinayet kimya, onuncu cinayet satranç, on birinci cinayet felsefe, on ikinci cinayet psikoloji, on üçüncü cinayet sosyoloji, on dördüncü cinayet antropoloji, on beşinci cinayet ekonomi, on altıncı cinayet tarih, on yedinci cinayet coğrafya, on sekizinci cinayet biyoloji, on dokuzuncu cinayet fizik, yirminci cinayet mühendislik, yirmi birinci cinayet bilgisayar bilimi, yirmi ikinci cinayet istatistik, yirmi üçüncü cinayet olasılık. Her tema, onun zihninin farklı bir yönünü gösteriyor. Ama olasılık… olasılık en belirsiz olanı.”
Rodriguez başını salladı. “Ama neden olasılık? Bu bir olasılık teorisi profesörü.”
Sarah düşündü. “Olasılık, belirsizliğin nasıl çalıştığını analiz eder. Belki de Alexander Blackwood, belirsizliğin nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyor. Belki de o, kendi belirsiz yerini anlamaya çalışıyor.”
O anda, Sarah’nın dikkatini çeken bir şey oldu. Duvardaki olasılık hesaplamalarının arasında, küçük bir sembol vardı. Bir belirsizlik sembolü.
“Bu belirsizlik sembolü ne anlama geliyor?” dedi Sarah.
Rodriguez yaklaştı. “Belirsizlik sembolü mü? Nerede?”
Sarah parmağıyla gösterdi. “Burada. Olasılık hesaplamalarının arasında gizlenmiş.”
Ajan Davis fotoğraf çekti. “Bu belirsizlik sembolü, belki de bir mesaj taşıyor.”
Sarah düşündü. “Belirsizlik sembolü… belirsizlik sembolü… belki de bir hesaplama. Ya da belki de… bir analiz.”
“Hesaplama mı?”
“Evet. Belki de bu belirsizlik sembolü, bir hesaplamayı temsil ediyor. Belki de Alexander Blackwood’un hesaplamasını.”
Rodriguez hızlıca not aldı. “Alexander Blackwood’un hesaplaması mı?”
Sarah düşündü. “Evet. Alexander Blackwood’un hesaplaması. Onun belirsizlik içindeki yerini.”
Dr. Wilson yaklaştı. “Bu çok ilginç bir gözlem, Sarah. Belirsizlik sembolü, gerçekten de hesaplamayı temsil eder. Belki de Alexander Blackwood, kendi hesaplamasının nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, kendi hesaplamasını mı hesaplıyor?”
“Evet. Ve bu, onun neden bu kadar karmaşık olduğunu açıklayabilir.”
Sarah düşündü. “Ama nasıl? Hesaplama hesaplaması nasıl karmaşık yapar?”
Dr. Wilson düşündü. “Belki de Alexander Blackwood, kendi hesaplamasının neden seri katil olduğunu anlamaya çalışıyor. Belki de o, olasılığın neden onu bu yola sürüklediğini anlamaya çalışıyor.”
Sarah şaşırdı. “Olasılığın sürüklemesi mi? Alexander Blackwood mu?”
“Evet. Belki de Alexander Blackwood, gerçekten de olasılığın neden onu seri katil yaptığını anlamaya çalışıyor. Ama bu hesaplama, onu daha da karmaşık yapıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, kendi hesaplamasını mı hesaplıyor?”
“Evet. Ve bu hesaplama, onu çok karmaşık yapıyor.”
Sarah masanın üzerindeki dosyalara baktı. Yirmi üç cinayet, yirmi üç farklı matematiksel tema, yirmi üç farklı ipucu. Ama ortak bir bağlantı vardı: Alexander Blackwood’un olasılık sistemi analizi.
O günün akşamında, Sarah FBI ofisinde otururken, olasılık hesaplamalarını tekrar inceledi. Bu hesaplamaların bir anlamı olmalıydı. Alexander Blackwood’un söyledikleri, onun zihninde hala taze idi.
Dr. Wilson Sarah’nın yanına oturdu. “Sarah, olasılık hesaplamalarını inceledim. Bu hesaplamalar, normal olasılık hesaplamaları değil.”
“Ne demek istiyorsun?”
“Bu hesaplamalar, şifrelenmiş olasılık hesaplamaları. Her sembol, başka bir sembolle değiştirilmiş.”
Sarah gözlerini açtı. “Şifrelenmiş mi? Nasıl çözebiliriz?”
“Eğer bu hesaplamaları hesaplarsak… bunlar belirli bir pattern gösteriyor.”
Sarah düşündü. “Hangi pattern?”
“Eğer bu hesaplamaları çözersek… bunlar bir mesaj yazıyor.”
Sarah şaşırdı. “Mesaj mı? Ne mesajı?”
“Bu mesaj… bu mesaj Alexander Blackwood’un olasılık sistemiyle ilgili.”
Sarah’nın kalbi hızlandı. “Olasılık sistemiyle mi? Ne söylüyor?”
“Bu mesaj… bu mesaj Alexander Blackwood’un neden seri katil olduğunu gösteriyor.”
Sarah şaşırdı. “Neden seri katil olduğunu mu?”
“Evet. Ve bu neden… bu neden beklenmedik.”
Sarah düşündü. “Ne demek istiyorsun?”
“Bu neden… bu neden olasılık sistemin bir parçası. Alexander Blackwood, olasılık sistemin bir parçası olarak seri katil oldu.”
Sarah’nın yüzü değişti. “Olasılık sistemin bir parçası mı? Nasıl?”
“Alexander Blackwood’un hesaplaması, olasılık sistemin bir parçası. Ve bu sistem, onu seri katil yaptı.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, sadece bir seri katil değil. O olasılık sistemin bir parçası.”
“Evet. Ve bu, onun neden bu kadar karmaşık olduğunu açıklıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, sadece bir seri katil değil. O olasılık sistemin bir ürünü.”
“Evet. Ama bu, onun suçlarını mazur göstermez.”
Sarah düşündü. “Ama nasıl? Olasılık sistemi nasıl seri katil yapar?”
Dr. Wilson düşündü. “Belki de Alexander Blackwood’un hesaplaması, olasılık sistemin karanlık yönünü temsil ediyor. Belki de o, olasılık sistemin unutulmuş yönünü temsil ediyor.”
Sarah şaşırdı. “Unutulmuş yönü mü?”
“Evet. Olasılık sistemin unutulmuş yönü. Alexander Blackwood, bu unutulmuş yönün bir temsilcisi.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, olasılık sistemin unutulmuş yönünü mü temsil ediyor?”
“Evet. Ve bu, onun neden bu kadar karmaşık olduğunu açıklıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, sadece bir seri katil değil. O olasılık sistemin unutulmuş yönünün temsilcisi.”
“Evet. Ama bu, onun suçlarını mazur göstermez.”
Sarah düşündü. “Ama nasıl? Olasılık sistemin unutulmuş yönü nasıl seri katil yapar?”
Dr. Wilson düşündü. “Belki de Alexander Blackwood’un hesaplaması, olasılık sistemin görmezden gelinen yönünü temsil ediyor. Belki de o, olasılık sistemin yok sayılan yönünü temsil ediyor.”
Sarah şaşırdı. “Yok sayılan yönü mü?”
“Evet. Olasılık sistemin yok sayılan yönü. Alexander Blackwood, bu yok sayılan yönün bir temsilcisi.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, olasılık sistemin yok sayılan yönünü mü temsil ediyor?”
“Evet. Ve bu, onun neden bu kadar karmaşık olduğunu açıklıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, sadece bir seri katil değil. O olasılık sistemin yok sayılan yönünün temsilcisi.”
“Evet. Ama bu, onun suçlarını mazur göstermez.”
Telefon kapanırken, Sarah masanın üzerindeki dosyalara baktı. Alexander Blackwood’un fotoğrafı, masanın üzerinde duruyordu. Bu adam gerçekten olasılık sistemin yok sayılan yönünü mü temsil ediyordu?
O gece, Sarah otel odasında otururken, Alexander Blackwood’un dosyasını tekrar inceledi. Bu adam, gerçekten olasılık sistemin yok sayılan yönünü mü temsil ediyordu?
Telefonu çaldı. Arayan Ajan Davis’di.
“Sarah, olasılık hesaplamalarının hesaplamasını tamamladım. Bu hesaplamalar, gerçekten şifrelenmiş.”
“Nasıl anlıyorsun?”
“Bu olasılık hesaplamalarında, normal olmayan pattern’ler var. Bu pattern’ler, doğal değil. Birisi tarafından yapılmış.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, olasılık sistemin yok sayılan yönünü mü temsil ediyor?”
“Evet. Ve bu, onu seri katil yapmış.”
Sarah düşündü. “Ama nasıl? Olasılık sistemin yok sayılan yönü nasıl seri katil yapar?”
Ajan Davis düşündü. “Belki de Alexander Blackwood’un hesaplaması, olasılık sistemin görmezden gelinen yönünü temsil ediyor. Bu görmezden gelme, onu seri katil yapmış.”
Sarah şaşırdı. “Görmezden gelme mi?”
“Evet. Olasılık sistemin görmezden gelmesi. Alexander Blackwood, bu görmezden gelmenin bir temsilcisi.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, olasılık sistemin görmezden gelinen yönünü mü temsil ediyor?”
“Evet. Ve bu görmezden gelme, onu seri katil yapmış.”
Sarah’nın yüzü değişti. “Bu çok korkunç.”
“Evet. Ve bu, Alexander Blackwood’un neden bu kadar karmaşık olduğunu açıklıyor.”
Sarah düşündü. “Yani Alexander Blackwood, sadece bir seri katil değil. O olasılık sistemin görmezden gelinen yönünün temsilcisi.”
“Evet. Ama bu, onun suçlarını mazur göstermez.”
Telefon kapanırken, Sarah masanın üzerindeki dosyalara baktı. Alexander Blackwood’un fotoğrafı, masanın üzerinde duruyordu. Bu adam gerçekten olasılık sistemin görmezden gelinen yönünü mü temsil ediyordu?
O gece, Sarah otel odasında otururken, Alexander Blackwood’un çocukluk fotoğrafına baktı. Küçük bir çocuk, masum görünüyordu. Ama bu çocuk, gerçekten olasılık sistemin görmezden gelinen yönünü mü temsil ediyordu?
O anda, Sarah’nın içinde bir acıma duygusu uyandı. Alexander Blackwood, gerçekten olasılık sistemin görmezden gelinen yönünü mü temsil ediyordu? Ama bu, onun suçlarını mazur göstermezdi.
O gece, Boston’un başka bir yerinde, Alexander Blackwood, yirmi dördüncü cinayetini planlıyordu. Masasının üzerinde, olasılık hesaplamalarının çözümü duruyordu.
“Çok güzel oynuyorsun, Sarah,” dedi kendi kendine. “Ama henüz oyunun derinliğini anlamıyorsun. Olasılık sistemin görmezden gelinen yönünü temsil ediyorum, Sarah. Ama bu, benim seçimim değildi.”
—
Yorumlar
(0)Bölüm Nasıldı?
Yorum yapmak için lütfen giriş yapın.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!